Cinler ve Periler

Cinler ve Periler

Giriş

Soliton

Kaos

Anında İnsanı Yok Etmek Yeni Sayfada Aç da okuyalım!

Küresel Şimşek

Yaratıkların Peşinde

Ateşten Yaratılanlar

GİRİŞ

Cinler ve periler ile ilgili pek çok dokuman bulabilirsiniz ya da yazılı ve görsel masallarda karşılaşırsınız. Konuya iki temel açıdan bakmak mümkündür. Dini ve ilmi bakış açıları. Herkes gibi ben de okuduklarımı bazen yorumlar bazen üzerinde durmazken bir fizikçimiz, Orhan Asım Barut, “Başka dünyalar ve uzayda yaşayanlar” konusu ile ilgili otorite olmuş kişilerden bazılarını yakından tanımış ve “şarlatan” olarak değerlendirmiş şeklinde bir duyum aldığımda olaya bir de kendi yorumumu eklemek ihtiyacı hissettim.

Çeşitli dinlerin “Cinler, periler, melekler ve şeytanlar” ile ilgili açıklamalarını hiç bir şekilde yorumlamayacağım. Sadece iki boyutlu evrenler, dört boyutlu evrenler ve ateşten, dumansız alevden, ışıktan veya normal maddenin dışında bir malzemeden oluşan yaratıkların varlıklarına, özümleyip kendime göre yorumlayabildiğim bir deneme yazmak, açıklama getirmek istiyorum.

Cinler, periler, UFO veya Uçan daireler, kaos, insan, elektrik akımı, sinir iletisi, yazılım, donanım, varlık, yaratık anahtar kelimelerini bir araya getirip bir tablo çizeceğim. Bu tabloyu üç yıl önce bir toplantıda gayri resmi veya misafir konuşmacı olarak çizip açıklamam istendiğinde en fazla beş cümle kurabilecekken aradan geçen zaman içinde defalarca irdelemek, yenilemek, eklemek, çıkarmak ve görselleştirip halka veya çok ciddi kurumlara yazmak istedim. En zor taraf insanların görüşlerine rağmen olayın üstüne gidip açıklama hazırlayabilmekti.

Ölçemediğim, maddi değeri belirsiz konuların ne üstüne giderim ne de eğitime katkı sağlamayacağını düşündüğüm olaylarla ilgilenirim. Derleme bazı bilgileri sunarak “Yazı yazmış veya araştırma yapmış olmayı” kendime yediremem. Hazır olduğumu düşündüğümde veya destek bulduğumda bu konuyu detaylı bir şekilde anlatacağım. O zamana kadar “İnsan nedir?” sorusuna “üyeler, baş ve gövdeden oluşan, düşünebilen bir yaratıktır!” demeyeceğimi bilmenizi isterim.

Şubatın yirmisi, kar tatili bitimi, iki bin sekiz çarşamba.

Başa Dön

SOLİTON

Soliton kavramının başlaması, 1834 yılında John Scott Russell tarafından, dar kanallarda atlar tarafından çekilen bir botun etrafında kümelenen suyun hızla hareketi şeklinde gözlenmiştir. Russell, normal dalgaların aksine su kütlesinin hareket ettiğini ve kırk kırk beş cm yüksekliğindeki bu kütleyi on beş km kadar takip ettiğini anlatmıştır. Soliton kavramı için tek bir tarif vermek yerine bir solitonda bulunan üç özellik belirtilir.

  1. Solitonlar formlarını korumaktadırlar;
  2. Bir bölgede yerel olarak belirirler;
  3. Solitonlar, diğer solitonlarla etkileşirler, çarpışma sonucu şekillerini korurlar, sadece faz artımı olabilmektedir.

Solitonlarla ilgilenen birisi şu konulara da bakabilirler:

  • Clapotis: Bunlar olduğu yerde aşağı yukarı salınım yapan dalgalardır. Diğer dalgalar gibi yayılıp gitmezler. Genellikle bir kayalığın ya da dik deniz yamaçlarının önünde belirirler.
  • Freak veya Rouge veya Draupner dalgaları: Bunlar bir anda çevresindeki dalga yüksekliğinin iki katı yükseklikte olabilen dalgalardır. Hasar oluşturmaktadırlar. Başlangıçta dedikodu ya da efsane olarak biline bu dalgalar zamanla uydulardan ve radarlardan da tespit edilmişlerdir.
  • Oscillon : Uygun titreşimler verildiğinde, tozların plakaların belirli bölgelerinde birikmeleri
  • Q-Ball; Teorik fizikte dağılmayan, topolojik olmayan yani belirli bir yere bağlı olmayan Sıkalar bir büyüklük. Fiziki bir yerde görülmemiş ancak “Karanlık Madde” içinde olduğu düşünülen bir soliton cinsi. Fizikçiler ve matematikçiler bazı denklemleri çözerler ve denklem köklerinin fiziksel anlamlarını yorumlarlar. Bu da teorik bir konudur.
  • Soliton (Topolojik); Bu da gene fizikçi ve matematikçilerin bir denkleme sınır şartlarını vererek elde ettikleri bir çözümdür. Gerçek hayatta kesinlikle elde edilemeyen türden bir solitondur.
  • Optik Soliton: Saydam ortamlarda bir kırılma indisi vardır, yani gelen ışık ortama girerken ya da çıkarken belirli bir açıya göre yol alır. Elektro manyetik alan bazen bu açıalrın değerlerini değiştirebilmektedir. Buna Optik soliton denmektedir. İki türü vardır. Biri “spatial soliton” diğeri “Temporal soliton”.
  • Sinirlerde darbe şeklinde iletimi sağlayan soliton: Elektrik akımında elektronlar hareket ederler. Sinirlerde iletim ise bu şekilde değildir. Bu konuyu açıklayan yeni modeller kurulmuştur. Burada hareket daha çok iyon değişimi ile olmaktadır diye biliyorum.
  • Soliton Yıldızlar; Bu benim konum sayılır ama sevemedim bir türlü. Lee-Wick modeli dedikleri bir modelde kara delik yapısında toplu iğne başı büyüklüğünde yıldızlardan söz edilir. Amerika’da yaşayan Prof Lee ile mektupla bilgi aldım. Adam bu konuyu 1993’lerde bırakmış ama hala bir çok kişi bu modelin arkasından doktora tezleri çıkarıyorlar.

İşte şimdi sunu soracaksınız. Solitonlarla “Cinler ve Periler” konusunun ne alakası var? Var kardeşim. Hele sabredin, sırayla anlatacağız. Önce Kaos nedir onu da yazayım, sonra sırayla çalışmalarımla tanışacaksınız.

Sabahın saat ikisi, Şubat yirmi iki Cuma ve ikibin sekiz.

Başa Dön

KAOS

Günlük hayatta “Kaos nedir?” sorusuna alacağınız yanıtlar; “Anarşi, belirsizlik, düzensizlik olabilir!” şeklinde özetlenebilir. Eğer konuya aşina bir fizikçiye sorarsanız oldukça dolambaçlı anlatımlardan sonra, tabii bu arada “Kaotik sistemler” ile ilgili de bilgi vererek size anlatacaklardır. Bu açıklamalar karşısında ben “ya! öylemi! derim hep. Ama ya vatandaş bana sorarsa ne olacak? O zaman basit bir örnekle anlatırım.

Diyelim bir adam var benim gibi ve dakikada atmış kere çarpıyor kalbi. Her saniye bir tane. Adamlar üşenmemişler ve her atım arasının birbirine eşit olup olmadığını araştırmışlar. Sonuçta bazılarının kalp atış zamanlara her defasında bir saniye iken bazılarında bu birkaç salise oynuyormuş. Hangi kalp daha sağlıklı diye düşünmüşler. Bakmışlar ki, beklediklerinin tersine, aslında düzenli kalp atışı olanlar kalp krizi geçiriyorlar, saliselik farklarla düzensiz kalp atışı olanlar çok sağlıklı… “Bu durum kaotik bir durum!” demişler. Yani Kaos = düzensizlik içinde kararlı bir yapının olması anlamına geliyor. Peki “Kaotik sistem” ne anlama geliyor.

Kaotik sistemlerin tarifine bakınca anlaması zor ama örneğe bakarsanız kolay anlayacaksınız. Fraktallar kaotik sistem örnekleridir. Mesela bir doğru alıp üçe bölelim. iki kenar parça kalsın, orta kısmı çıkaralım. Çıkan boşluğa bir eşkenar üçgenin iki kenarını koyalım, sonra bu kenarları da üçe bölüp aynı işlemi tekrar edelim. Ortaya çok farklı şekiller çıkar. Bir çok doğal olayı bu şekilde modellemeye çalışırlar. Yukarıda bahsettiğim solitonlar da kaotik yapılar olarak bilinirler. Peki bu “kaos” neden bu kadar önemli ve bu konu üzerine çok fazla yatırım yapılmaktadır?

Dünya üzerinde adaletin kurulmasında askerlerin payı çoktur. Güç olmadan adalet olamaz. Her ne kadar adaletin tecellisinde güvenlik kuvvetleri kullanılsa da bazen ordular da karşı karşıya gelirler. İşte o zaman en etkili silah, karşı tarafın en az bildiği silahtır. Kaotik yapıları doğru tespit edebilen mühendisler, bilim adamları sayesinde çok etkili silahlar yapılabilir inancıyla konuya çok fazla yatırım yapıldığı duyumunu aldım. Kendime göre olayların akışına yardımcı iki konuyu yazayım, sonra başka açıklamalarım olacak.

Başa Dön

İnsanı Yok etmek

Filmlerden filan görmüşsünüzdür ya da masallarda okumuşunuzdur: Tek bir hareketle insanı yok etmek! Hiç tasvip etmediğim bir olay ama internette konu ile oldukça çok yazı bulabilirsiniz: “Spontaneous human combustion” Dedemin gençliğine ait bir otobüs yangınına ait hatıralarında insanın yanmasını dinlemiş, çok üzülmüştüm. Kimilerimizin sabaklara kadar nöbet tutarak sağlığı için dua ettiğimiz yavrularımızı, birileri de saniyede nasıl yok edeceklerini hesaplamıyorlar mı? Ne kadar acımasız bir dünya!

Bir ölçek yağ içerisinde on ölçek suyu buharlaştıracak kadar enerji vardır. İnsan vücudunda yağ oranı ise bu miktardan yani yüzde ondan daha fazladır. Öyle bir kaotik durum aranmaktadır ki, savaşta düşmanı tek harekette toz edelim, duman edelim diyen savunma araştırmaları olabilirlik sınırları içinde görünüyor.

Küresel Şimşek

Özelliklerine baktığınızda oldukça ilginç. Kimine göre sıcaklığı inanılmaz boyutlara çıkabilirmiş. İnsandan gelir geçermiş veya başka inanışlar da mevcut. Savunma veya saldırı amaçlı bir silah olarak kullanılmaya aday görünüyor. Bu konu ile ilgili çalışmalarda da kaotik bir yapı olduğu izlenimi vardır. İşte kaynak! Bundan sonrası için defalarca gözden geçirdiğim halde bir çırpıda yazamayacağım için Bir başlık atıp bırakacağım.

Şubat yirmi altı ve saat sabahın ikisi, iki bin sekiz

Başa Dön

Yaratıkların Peşinde

Neredeyse iki ay olmuş yazmayalı. Yazılacak o kadar çok şey var ve yazmaya konsantre olmanın zorluğuna karşın planlama yaparken harika şeyler çıkarmak için ne kadar çabuk davranıyorum bilemezsiniz. Şimdi konuya gelelim.

Arılarda sosyal bir yapı gözleriz. Binlerce yıldan beri yaşayıp giderler. Tekamül olmaz çünkü arılarda insanlardakine benzer bir akıl yürütme söz konusu değildir. Uzayın başka bölgelerinde canlılar varsa bunlar da insan görünümü yerine arı türünde veya bir çok bilim kurguda olduğu gibi dinozor türünde olamazlar mı? Başka tür yaratıklar dediğimizde aklımıza gelen örnekleri saymak başlı başına bir iş olup Zooloji biliminde sınıflamalar yer alır. Halbuki benim bahsettiğim canlı türü Ne zooloji ne de botanik kitaplarında geçmeyen yaratıklar olup olmadığını konuşmaktır. Nasıl mı?

Biyoloji dersinde çeşitli çevrimler okumuşuzdur. Azot çevrimi, karbon çevrimi, su çevrimi gibi. Bu çevrime yakından baktığımızda, bir canlı diğerini yiyerek yaşamını sürdürmektedir. Öyle canlılar olsun ki bizim çevrimimize katılmasın. Bu mümkün mü?

Başa Dön

ATEŞTEN VEYA IŞIKTAN YARATILANLAR

Şeytan Hazreti Ademe secde etmemek için: “Adem topraktan yaratıldı ben ise Işıktan yaratıldım…” der diye hatırlıyorum. Bu durumda topraktan yaratılan Adem Oğlu beslenmek için topraktan yaratılmış canlılara muhtaçtır ve ölünce toprak olmaktadır. Eğer şeytan ateşten ya da ışıktan yaratıldıysa neyle beslenir ve ölünce ne olacaktır? Melekler de ışıktan yaratılmışlardır. O halde onlar da ölünce nereye gidecekler? Yani meleklerin, şeytanın, cinlerin, perilerin cesetleri var mıdır? Daha önce hiç buna benzer bir soru ile karşılaştınız mı?

Devam etmeden önce bir soru sorayım da tam olsun: Bir adam dünyanın çevresini dolanmak için iki seçenek sunuyorsunuz: Işık hızında gitmek, normal uçakla gitmek. Acaba “ışık hızında” seyahat eden mi yoksa “uçakla” seyahat eden mi daha önce hedefe varır?

Yirmi iki Nisan salı ve iki bin sekiz yılında sabahın biri olmuş. Yoruldum, iyi geceler.

Yorum bırakın